| EMİNE ÖZTÜRK
Ben Emine Öztürk. 1961 yılında Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Ayvalı Köyü’nde doğdum. Çocukluk yıllarım Ankara’da geçti ve 18 yaşında evlendim. 1979 yılında ise gelin olarak Ürgüp’ün Mustafapaşa Köyü’ndeki, bugün restoran ve otel olarak hizmet veren konağımıza gelin olarak geldim. İki çocuk annesiyim.
Yaklaşık 1990 yılından itibaren ailemle birlikte işlettiğimiz konağımız önce restoran olarak hizmet vermeye başladı, ardından eşim tarafından hem restoran hem de otel olarak misafirlere açıldı. Eşimin babasından başlayarak eşim ve çocuklarımız bu konakta büyüdüğü için, burası bizim için yalnızca bir işletme değil; kuşaktan kuşağa aktarılan bir aile mirasıdır.
Restoran serüvenimiz, köyümüzdeki bir halı mağazasını ziyaret eden yabancı grupları konakta ağırlamamızla başladı. Onlara köy usulü hazırladığımız sofralarda yemekler ikram ettik. Zamanla bu misafirperverlik, profesyonel bir işletmeye dönüştü.
Mutfakla olan bağım çocukluk yıllarıma dayanır. Annemin yanında geçirdiğim zamanlar, geleneksel lezzetlerle tanışmamı sağladı. Hem annem hem de kayınvalidem, yöresel mutfağımızın inceliklerini bana öğreten en önemli rehberlerim oldular. Bugün hâlâ beni en çok motive eden şey, misafirlerimizin yemeklerimi beğenerek geri bildirimde bulunmalarıdır.
Ev hanımlığından başlayan mutfak yolculuğumun uluslararası misafirler tarafından takdir görmesi ve ödüllendirilmesi, doğru bir yolda ilerlediğimi gösterdi ve yemeklerime olan güvenimi artırdı. Restoranımızda sunduğumuz doğal atmosfer, samimiyet ve geleneksel köy mutfağı her zaman en çok öne çıkan özelliklerimiz oldu.
Konağımıza özgü mutfak anlayışımız; ev usulü, doğal, yöresel ve her damak tadına hitap eden yenilikçi bir yaklaşımı bir araya getiriyor. Hiçbir yemeği standart ölçülerle değil, tamamen el lezzetimiz ve yılların birikimiyle hazırlıyoruz. Büyük kazanlar yerine, evde kullanılan malzemelerle, doğallığı bozmadan üretim yapıyoruz. Mutfakta bana eşlik eden harika bir ekibim var. Hepsi bölgenin insanı, ev hanımı ve geleneksel mutfağımıza hâkim kişilerden oluşuyor.
Her gün misafirlerimiz için hazırladığımız başlıca lezzetlerimiz arasında karnıyarık, testi kebabı, yaprak sarma, toprak güveç ve her katında ayrı bir emek olan ev baklavamız yer alıyor. Misafirlerimizden sıkça “tıpkı annemin yemeği gibi” övgülerini duymak benim için en büyük mutluluklardan biri.
Gelecek nesillere, özellikle torunlarıma ve gençlere, yöresel mutfağımızı öğretmeyi; bu kültürü bir sanat hâline getirerek aktarmayı çok isterim.
Benim için mutfakta en önemli unsurlar hijyen, temizlik ve kullanılan malzemelerin tazeliğidir. Salçalarımızı, soslarımızı ve bazı baharatlarımızı yaz aylarında ekibimle birlikte kendimiz hazırlarız. Ancak vazgeçilmezim kırmızı biberdir.
Restoranımıza gelen yabancı misafirlerimizin sıkça tarif istemeleri, yurt dışından davetler almam ve lezzetlerimizin başka ülkelerde de görülmesini istemeleri beni her zaman onurlandırıyor.
Kısacası “Old Greek House”, doğal, yöresel ve geleneksel lezzetlerin sıcak bir ev ortamında sunulduğu; samimiyetini ve ruhunu koruyan özel bir mekândır. Burası, sıradan bir restoran olmaktan çok bir kültür taşıyıcısıdır. Bugün hem restoran hem de otel olarak hizmet veren konağımız, tamamen bir aile işletmesi olarak misafirlerini aynı sıcaklık ve içtenlikle ağırlamaya devam etmektedir.
2025 – Michelin Bib Gourmand Ödülü’ne layık görülmenin gururunu yaşıyorum.
|